menu Menu
Kardeş Türküler: "Şu göçler, göçmenler çağında huzurlu bir yer bulmak iyice güçleşiyor."
Yazar Lokman Kurucu Kültür-Sanat, Söyleşiler Mayıs 10, 2023 5 dakikada okunur
Sırrı Süreyya Önder: "Beynelmilel, bu ülkede yapılan ilk anti-militarist film." Önce Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler* Sonra

1-Bazen bir türkü onlarca siyasi partinin yapamayacağını yapar, bin yıllık putları kırar, binlerce ön yargıyı bir çırpıda paramparça eder, aynı zaman, aynı mekanda bir araya gelmeyecek milyonları aynı ya da benzer duygularda bir araya getirir. . Kardeş Türküler aklımıza bu yönüyle kazıldı, hep böyle kaldı, böyle kalmaya devam ediyor. Siz yola çıkarken böyle bir misyon edinmiş miydiniz? En azından yapacağınız işlerin Türkiye’de böyle sonuçlar doğuracağını az da olsa kestirebiliyor muydunuz?

1- Evet, niyetimiz tam da buydu. Bu yüzden de Kardeş Türküleri grup olarak değil bir kültür-sanat projesi olarak tanımladık. Niyetimiz bir barış projesi olmak ve bütün sanatsal yaratımlarımızı bu fikriyatın üzerine inşa etmekti. Çünkü makamlarımız, sözlerimiz daha da renklenecek, adil bir müzik yelpazesi oluşacaktı. Otuz yıldır da bu uğurda ürünler vermeye çalışıyoruz.

Tabii ki, vicdanlı bir barış ortamına kavuşmak için öncelikle yanıbaşımızdaki farklı kültür, dil ve inanca sahip insalarlarla ‘yeniden tanışma’mız gerekiyor. Kadınların ve lgbt-i’lilerin yaşadıkları meseleleri de buraya dahil etmeliyiz. Türkiye’de bizlere sunulan ya da rıza gösterilen ‘yekpare millet’ zihniyeti bu renkleri görmemizi ya da görsek bile konumumuza göre alttan ya da üstten bakmamızı salık veriyor. Sözünü ettiğimiz renkliliği kabul eden kesimlerde bile daha çok hiyerarşik bir bakış hakim. ‘Yüce-kutsal-ebedi millet’ şiarı, ‘eğer benim belirttiğim sınırların içinde kalırsanız’ dipnotu ile farklı olanlara parmak sallamaya devam ediyor ne yazık ki.

Her şeye rağmen, Kardeş Türküler önyargılar yüzünden pek bir araya gelememiş farklı mahallelerdeki insanları bir araya getirdi, yeri geldiğinde rehabilite etti. Bunu belki de her kültüre eşit derecede emek vererek, hakkaniyetli bir repertuvar sunarak başardık, başarıyoruz.

2- Kardeşlikle  “aynı” olmanın “aynılaşmanın” birbirine karıştırıldığı ve hatta dönüştürüldüğü bir ülkede yaşıyoruz. Kardeşliğin özellikle politik bağlamda öteki için “tuzak” sayılabildiği ve ne yazık ki geldiğimiz noktada kardeşlik vurgusunun kulağa  bazen itici bile gelebildiği bu ülkede dinleyiciler olarak hala rahatlıkla “Kardeş Türküler” diyebiliyoruz. Sanırım bu Kardeş Türküler’in bize türkülerin kardeşliği kadar, kardeşlerin farklılıklarını göstermesi, aktarması ile ilgili. Bu bir dinleyici okuması, eksik ya da fazla olabilir. Buna ne eklemek ya da bundan ne çıkarmak istersiniz?

Çok yerinde bir değerlendirme. Doğru, kardeşler arasında ayrım yaparsanız ya da aynılaştırmaya giderseniz ‘kardeş’ kelimesindeki duygudaşlık bütün herşeyin üstünü örten ağır bir halıya dönüşür, kırılganlıkları, haksızlıkları bu halının altına süpürmüş olursunuz. Bu yüzden de dediğiniz gibi ‘kardeşlerin farklılıklarını’ da gösterdik. Nihayetinde hepimiz bilimsel olarak Afrika’dan yola çıktıysak ya da semavi dinlerin çoğunluğa öğrettiği gibi aynı ana-babadan geldiysek kanbağı olarak bile akrabayız. Derdimiz tabii ki kan bağı değil, erdemli insana yaraşır bir yaşam alanı sunmak, müzik ve dans  da bu duygudaşlığa hizmet edebilecek mucizevi yeteneklerimizden biri. Neden kullanmayalım ki…

3- Bir sanatçıyı ya da bir grubu mekanikleştiği, yani ne söylerse söylesin, ne yaparsa yapsın aynı tadı  verdiği noktada dinlemekten, seyretmekten kopuyoruz haliyle. Türkiye’de pek çok sanatçı ve grup bu mekanikleşmeden nasibini aldı, alıyor. Bence bu sokaktan, sokağın dilinde kopmakla ilgili.  Kardeş Türküler bırakın mekanikleşmeyi, birçok konuda mekanikleşmeye itilen dinleyicisini her seferinde kendinden çıkarıp sokağa çıkmaya zorluyor.  Sokakta olmak, sokağa çağırmak politik bir tercih mi yoksa zaten ol’an, olmakta olan organik bir şey mi sizin için?

Sanatçılar hali hazırdaki gidişattan rahatsız iseler dillerini şişirmeyi bırakıp dertlerini, sitemlerini kelam ve makamlara artarmak durumundalar. Bu biz insanların en doğal hallerinden biri. Eğer yapamıyorsak, benliğimizi, vicdanımızı eziyor köleleşiyoruzdur. Kardeş Türküler de kral çıplak diyen çocuk olmak istiyor, güncel meselelere dair şarkılar üretmeye devam ediyor. Diğer taraftan,çok büyük bir akvaryumun içindeyiz, seslerimiz bulanıklaşıyor. O yüzden de daha çarpıcı, daha sarsıcı cümlelere ihtiyacımız var. Açıkçası biz de o yeni ifade gücünü bulabilmiş değiliz. Şahsen ben bu yenilememenin sıkıntısını üzerimde taşıyor ve yeni yollar bulmaya çalışıyorum.

4- “yol, yolcunun içinden başlar” der şair Ömer Faruk Hatipoğlu. Ne zaman içimizde bir yol belirse, yola çıkmasak da, çıkamasak da ….. Kardeş Türküler bir yol mu, yer mi yoksa ikisi mi?

Şu göçler, göçmenler çağında huzurlu bir yer bulmak iyice güçleşiyor. İnsanın insana yaptığı zulmün haddi hesabı yok ne yazık ki. Dolayısıyla yollarda biçimleniyor hayatlar, umudun yamacında, Ama yerimizi yurdumuzu, mahallemizi, köyümüzüi, kültürümüzü, kadim geleneklerimizi korumadan da bize yollarda eşlik edecek hayallerimizin canlılığı, renkleri solar. Budur bizim halimiz


Önce Sonra

keyboard_arrow_up